İhracat Pazarlarında Devlet Destekli Stratejik Büyüme Modeli

İhracat Pazarlarında Devlet Destekli Stratejik Büyüme Modeli
İhracat Pazarlarında Devlet Destekli Stratejik Büyüme Modeli

20 Aralık 2025

Küresel ticaret, artık yalnızca üretim gücüyle veya fiyat avantajıyla kazanılan bir alan olmaktan çıktı. Bugün ihracatta rekabet, pazarı doğru okuyan, doğru konumlanan ve bu süreci sürdürülebilir bir yapıya dönüştüren şirketler arasında yaşanıyor. Birçok firma için ihracat hâlâ “müşteri bulmak, teklif vermek ve sevkiyat yapmak” olarak algılansa da bu yaklaşım uzun vadede kırılgan bir yapı üretmektedir.

İhracatta gerçek fırsat, satış anında değil; satışı mümkün ve sürdürülebilir kılan pazar bilgisinde yani sistemle ortaya çıkar. Pazarı tanımadan yapılan girişimler, kısa vadede hareket yaratabilir; ancak fiyat baskısı, düşük kârlılık ve operasyonel dağınıklık nedeniyle kalıcı başarı üretmez. Bu nedenle ihracat, tek seferlik ticari işlemlerden ziyade, stratejik bir büyüme süreci olarak ele alınmalıdır.

Bu yazı; ihracatta pazar bilgisinin neden merkezî bir rol oynadığını, devlet desteklerinin bu bilgiyi nasıl finansal ve operasyonel bir avantaja dönüştürdüğünü ve ihracatçıların neden destekleri tek tek değil, bir silsile hâlinde düşünmesi gerektiğini ele almaktadır.

İhracatta Asıl Rekabet Alanı: Pazarı Tanımak

İhracatta karşılaşılan birçok problem, yüzeyde fiyat rekabeti, teslim süresi veya lojistik maliyetler gibi başlıklarla açıklanır. Ancak bu sorunların büyük kısmı, pazara dair eksik veya yanlış varsayımların doğal sonucudur. Pazarı tanımadan yapılan ihracat, kararları sezgiye bırakır; sezgiyle büyüme ise çoğu zaman kontrolsüzdür.

Pazarı tanımak; yalnızca “talep var mı?” sorusuna cevap aramak değildir. Asıl mesele, talebin hangi koşullarda oluştuğunu, müşterinin nasıl karar verdiğini, hangi risklere hassas olduğunu ve hangi değere ödeme yapmaya hazır olduğunu anlayabilmektir. Aynı ürün, farklı pazarlarda tamamen farklı kriterlerle değerlendirilir. Bir pazarda fiyat belirleyici unsurken, başka bir pazarda güven, süreklilik veya satış sonrası hizmet ön plana çıkabilir.

Bu farkları göremeyen ihracatçı, sürekli fiyatla rekabet etmek zorunda kalır. Oysa pazarı doğru tanıyan firmalar, fiyat değil konumlandırma üzerinden rekabet eder. Bu da ihracatta kârlılığın temel anahtarıdır.

Uluslararası Düzeyde Kurumsal Kimliğin Yeniden İnşası

Yeni pazarlara açılmak isteyen şirketler için ilk eşik, kurumsal kimliğin uluslararası ölçekte yeniden ele alınmasıdır. Yerel pazarda güçlü bir algıya sahip olmak, küresel pazarlarda otomatik bir güven üretmez. Uluslararası arenada faaliyet göstermek; kurumsal dilin, marka söyleminin ve görsel kimliğin hedef ülkenin iş yapma kültürüyle uyumlu hâle getirilmesini gerektirir.

Özellikle B2B ihracatta kurumsal duruş, çoğu zaman ürünün teknik özelliklerinden bile önce değerlendirilir. Potansiyel alıcılar; firmanın ölçeğini, karar alma hızını, temsil yeteneğini ve süreklilik kapasitesini analiz eder. Güven algısı üzerine inşa edilmemiş bir yapı, en iyi ürüne sahip olsa bile masaya oturmakta zorlanır.

Bu nedenle kurumsal kimlik, ihracat stratejisinin “estetik” bir unsuru değil; pazara girişin temel altyapısıdır.

Ürün Bazlı ve Ülke Odaklı Pazar Araştırması

İhracatta stratejik büyümenin bir diğer temel ayağı, ürünlerin hedef ülkeler özelinde detaylı biçimde analiz edilmesidir. Her ürün, her pazarda aynı ticari koşullarla karşılık bulmaz. Bu nedenle pazar araştırması, yalnızca genel istatistiklere veya masa başı raporlara dayanamaz.

Hedef ülkenin gümrük mevzuatı, ithalat rejimi, tarife yapısı ve teknik düzenlemeleri dikkatle incelenmelidir. Sertifikasyon gereklilikleri, teknik engeller ve uygulamadaki idari süreçler doğru okunmadığında, kâğıt üzerinde cazip görünen pazarlar uygulamada ciddi maliyet ve zaman kaybı yaratır.

Bununla birlikte pazar araştırması, talep tarafını da kapsamalıdır. Ürünün hangi segmentte konumlandığı, yerel rakiplerin gücü, dağıtım kanallarının yapısı ve fiyat algısı birlikte değerlendirilmelidir. Bilgiyle desteklenmeyen her adım, ihracatçıyı belirsizlik alanına iter.

Müşteriyle Önemli Bir Temas: Fuarlar

Fuar katılımı, ihracatta pazara girişin en görünür araçlarından biridir. Ticaret Bakanlığı, stantlı fuar katılımlarında yer kirası ve kurulum gibi harcamaların önemli bir kısmını desteklemektedir. Ancak fuar, tek başına satış yapılan bir alan değildir.

Fuarlar, alıcıların tedarikçileri değerlendirdiği, ön elemeden geçirdiği alanlardır. Potansiyel müşteri, üründen önce firmayı inceler: kurumsal duruş, temsil yeteneği, iletişim biçimi ve ölçek kapasitesi bu aşamada test edilir. Bu nedenle fuarlar, şirketlerin adeta “görücüye çıktığı” alanlardır.

Doğru fuar seçimi ve mevzuata uygun harcama yapısı sayesinde şirketler hem maliyetlerini düşürür hem de pazardaki rekabet yapısını yerinde gözlemleme fırsatı bulur. Ancak fuar bir sonuç değil, uzun soluklu bir ilişkinin başlangıç noktasıdır.

İhracatta en sık yapılan hatalardan biri, fuar temaslarının fuar alanında bırakılmasıdır. “Görüşmeler iyiydi ama geri dönüş olmadı” ifadesinin temelinde çoğu zaman sistematik bir takip mekanizmasının olmaması yatar.

İşte bu noktada Yurt Dışı Pazar Araştırması Desteği kritik bir rol oynar. Bu destek sayesinde şirketler, fuarda tanıştıkları potansiyel müşterileri yerinde ziyaret etmek amacıyla yaptıkları seyahatlerin %50’sini (iki kişiye kadar ulaşım ve konaklama) geri alabilir. Böylece fuar, yüzeysel bir temas olmaktan çıkar; sahada derinleşen bir ilişkiye dönüşür.

Yerinde yapılan görüşmeler; satın alma süreçlerini, ödeme alışkanlıklarını ve iş yapma kültürünü netleştirir. Bu aşama, ihracatçının gerçek ticari kararları almasını sağlar.

Kademe Kademe Büyüme: Desteklerle Pazarda Güçlenme

İhracat destekleri çoğu zaman “alınırsa iyi olur” şeklinde algılanır. Oysa doğru bakış açısıyla ele alındığında bu destekler, şirketlerin büyüme hedeflerine ulaşmasını sağlayan stratejik finansman araçlarıdır. Desteklere erişim sanıldığı kadar zor değildir; kritik olan, sürecin baştan itibaren mevzuata uygun ve planlı şekilde kurgulanmasıdır.

Devlet destekleri, şirketlerin zaten yapmak zorunda olduğu faaliyetleri daha düşük maliyetle gerçekleştirmesine imkân tanır. Pazar araştırması, fuar katılımı, tanıtım ve kalıcılık yatırımları; doğru planlandığında destek kapsamına alınarak finansal yük önemli ölçüde azaltılabilir. Bu yaklaşım benimsendiğinde destekler, ek bir bürokratik yük olmaktan çıkar; kârlılığı artıran bir kaldıraç hâline gelir.

İhracat destekleri birbirinden bağımsız, tekil teşvikler olarak değil; birbirini besleyen ve şirketi bir üst lige taşıyan bir büyüme zinciri olarak okunmalıdır. Fuar katılımı ve pazar araştırmasıyla pazarı tanıyan, ilk satışlarını gerçekleştiren şirketler için asıl kritik soru artık şudur: Bu pazarda nasıl güçlenirim ve kalıcı olurum?

Bu sorunun cevaplarından biri Yurt Dışı Kira Desteğidir. Satışların belirli bir seviyeye ulaşmasıyla birlikte şirketler; ofis, depo, showroom veya mağaza gibi fiziki birimler açarak pazarda doğrudan varlık göstermeye başlar. Bu tür yatırımlar yerel müşteri nezdinde güven ve süreklilik algısını ciddi biçimde güçlendirir. Ticaret Bakanlığı tarafından sağlanan kira desteği sayesinde, bu birimlerin kira giderlerinin %70’ine kadar olan kısmı desteklenir. Böylece yüksek sabit maliyetler, şirketin bilançosu üzerinde baskı oluşturmadan yönetilebilir hâle gelir.

Pazarda kalıcılık, ihracat yapan şirketler için çoğu zaman ofis, depo, mağaza veya showroom gibi fiziksel yatırımlarla ilişkilendirilir. Ancak bu tür kararlar, pazarı yeterince tanımadan alındığında ciddi riskler barındırır. Erken alınan kalıcılık kararları, şirketleri yüksek sabit maliyetlerin altına sokarken; geç kalınan kararlar ise pazarda oluşan fırsatların rakiplere kaptırılmasına yol açabilir.

Ancak fiziki varlık tek başına yeterli değildir. Pazarda görünür olmak, talep yaratmak ve markayı doğru konumlandırmak için reklam ve tanıtım faaliyetleri kaçınılmazdır. Bu noktada devreye giren yurt dışı reklam ve tanıtım desteği, büyüme zincirinin tamamlayıcı halkasıdır. Bakanlık; web sitesi çalışmaları, dijital reklamlar (Google, Meta, Instagram, Facebook, Yandex vb.), açık hava reklamları, katalog, dergi ve basılı tanıtım materyalleri dâhil olmak üzere çok geniş bir alanda yapılan tanıtım harcamalarının %50’sini desteklemektedir.

Kira desteğiyle fiziki olarak pazarda konumlanan, tanıtım desteğiyle markasını görünür kılan şirketler; ürün fiyatlarını artırmadan, tamamen devlet destekli bir maliyet avantajıyla rekabet eder. Bu aşama, ihracatın geçici satıştan çıkarak pazarın içinde, sürdürülebilir bir ticari yapıya dönüşmesinin en kritik eşiğidir.

Marka Tescili: Hukuki ve Stratejik Zemin

Yurt dışı açılım sürecinde marka tescili, çoğu zaman ertelenen ancak kritik öneme sahip bir adımdır. Türkiye’de tescilli bir markaya sahip olmak, hedef pazarda otomatik bir koruma sağlamaz. Her ülke, marka haklarını kendi hukuki sistemi içinde değerlendirir ve tescil edilmemiş markalar ciddi risklerle karşı karşıya kalır.

Bu nedenle yurt dışına açılan şirketler için marka tescili; yalnızca hukuki bir zorunluluk değil, aynı zamanda markalaşma ve kalıcılık stratejisinin temel taşıdır. Ticaret Bakanlığı, yurt dışında gerçekleştirilen marka tescil harcamalarını %50 ile %70 arasında değişen oranlarda desteklemektedir. Bu destek, şirketlerin marka korumasını erkenden sağlamasını teşvik eden önemli bir finansal avantaj sunar.

Marka tescili yapılmadan gerçekleştirilen reklam, tanıtım ve kira yatırımları; aslında hukuken korumasız bir ismin büyütülmesi anlamına gelir. Bu durum, markanın üçüncü kişiler tarafından tescil edilmesi, distribütörlerle yaşanabilecek hak ihtilafları ve pazardan zorunlu çıkış gibi ciddi sonuçlar doğurabilir. Oysa tescilli bir marka hem hukuki güvence sağlar hem de iş ortakları, distribütörler ve müşteriler nezdinde güçlü bir güven unsuru yaratır.

Kısacası marka tescili, ihracat yolculuğunda “ileride bakarız” denilecek bir konu değil; kira ve reklam destekleriyle birlikte, aynı stratejik çerçevede ele alınması gereken bir zorunluluktur. Kalıcılığın hukuki zemini, bu adım atılmadan sağlam kurulamaz.

Reklam ve Tanıtım Desteği: Talebi Ölçeklemek

Marka tescilini tamamlayan şirketler için bir sonraki adım, sistematik tanıtım faaliyetleridir. Bakanlık, yurt dışı tanıtım harcamalarının %50’sini desteklemektedir. Dijital reklamlar, web sitesi çalışmaları, açık hava reklamları ve basılı materyaller bu kapsamda değerlendirilir.

Tanıtım, bir lüks değil; ürünün pazarda nasıl konumlandırılacağını belirleyen zorunlu bir unsurdur. Doğru tanıtım stratejisi, fiyat algısını şekillendirir ve pazara giriş bariyerlerini düşürür.

Bu nedenle kalıcılık, ihracatta “olması gereken” bir aşama değil; doğru zamanda ve doğru modelle atılması gereken stratejik bir adımdır. Pazar araştırması tam da bu noktada belirleyici rol oynar. Sahada yapılan gözlemler sayesinde, pazarda fiziksel bir varlığın gerçekten gerekli olup olmadığı, gerekiyorsa bunun hangi formda olması gerektiği netleşir. Her pazar için aynı modelin geçerli olmadığı bu aşamada açıkça görülür.

Bazı pazarlarda ofis açmak güvenin ön koşuluyken, bazı pazarlarda depo veya showroom daha anlamlı olabilir. Hatta kimi pazarlarda, fiziksel varlık yerine güçlü bir tanıtım ve temsil altyapısı çok daha etkili sonuçlar doğurabilir. Bu ayrımı yapabilmek, ancak pazarı yerinde tanımakla mümkündür.

Pazarda kalıcılık kararlarının finansal boyutu da en az stratejik boyutu kadar önemlidir. Bu noktada Ticaret Bakanlığı tarafından sağlanan yurt dışı birim kira desteği, ihracatçılar için önemli bir kaldıraç işlevi görür. Bu destek sayesinde şirketler, yurt dışında açtıkları ofis, depo, mağaza veya showroom gibi birimlerin kira giderlerinin %70’ine kadar destek alabilmektedir. Üstelik bu destek, yalnızca yeni açılan birimler için değil; belirli şartlar altında hâlihazırda faaliyette olan birimler için de uygulanabilmektedir.

Kira desteğinin en önemli katkısı, pazarda kalıcılık kararını bir anda yüksek maliyetli bir yük olmaktan çıkarmasıdır. Şirket, pazarda fiziksel varlık göstermenin gerekliliğini pazar araştırmasıyla doğruladıktan sonra, bu yatırımı daha kontrollü bir maliyet yapısıyla hayata geçirebilir. Bu da ihracatçının ürün fiyatlarını artırmadan, rekabet gücünü koruyarak pazarda yer almasını sağlar.

Ancak kalıcılık yalnızca fiziksel varlıkla sınırlı değildir. Bir pazarda ofis açmak, tek başına görünürlük ve talep yaratmaz. Fiziksel varlığın anlamlı hâle gelmesi için, pazarda markanın doğru şekilde konumlandırılması ve tanıtım faaliyetlerinin sistematik olarak yürütülmesi gerekir. Bu noktada devreye yurt dışı tanıtım desteği girer.

Ticaret Bakanlığı tarafından sağlanan tanıtım desteği kapsamında;

  • Web sitesi yapımı ve güncellenmesi,
  • Dijital reklamlar (Google, Facebook, Instagram, Yandex vb.),
  • Açık hava reklamları,
  • Dergi, gazete, katalog, broşür ve benzeri basılı materyaller,
  • Radyo, televizyon ve dijital mecralarda yapılan reklamlar

gibi çok geniş bir yelpazedeki tanıtım harcamalarının %50’si desteklenmektedir.

Tanıtım desteği, pazarda kalıcılığın görünmeyen ama etkisi çok yüksek olan boyutunu oluşturur. Pazarı tanımadan yapılan tanıtım harcamaları çoğu zaman boşa giderken, pazar araştırmasıyla desteklenen tanıtım faaliyetleri doğrudan talep yaratma gücüne sahiptir. Hangi mesajın, hangi kanalda, hangi müşteri segmentine ulaşacağı; ancak sahadan elde edilen verilerle doğru şekilde belirlenebilir.

Tanıtım desteğinin asıl gücü, görünürlüğü ürün fiyatına yansıtmadan artırabilmesidir. Aynı pazarda benzer ürünler sunan firmalar arasında, destekli tanıtım yapan şirketler çok daha hızlı ölçeklenir. Bu durum firmaları fiyat rekabetinden çıkararak marka değeri rekabetine taşır.

Bu açıdan bakıldığında kira desteği ve tanıtım desteği, pazarda kalıcılığın iki tamamlayıcı unsurudur. Kira desteği, fiziksel varlığın maliyetini yönetilebilir hâle getirirken; tanıtım desteği, bu varlığın pazarda gerçekten karşılık bulmasını sağlar. Her iki destek de pazar araştırmasıyla elde edilen bilgiler üzerine inşa edildiğinde gerçek değer üretir.

Sonuç olarak pazarda kalıcılık, sezgisel bir “birim açma” kararı değildir. Doğru pazar okuması, doğru zamanlama ve doğru destek mekanizmalarıyla birlikte ele alındığında; ihracatçı için sürdürülebilir büyümenin en sağlam adımlarından birine dönüşür.

Yurt Dışı Pazar Araştırma Desteği

Yurt dışı pazar araştırma desteği, ihracatta rastlantısal adımlar yerine sahaya dayalı, bilgiyle güçlenen kararlar alınmasını sağlayan en kritik devlet desteklerinden biridir. Bu destek, şirketlerin hedef pazarlara ilişkin varsayımlarını masa başında değil, yerinde test edebilmesine imkân tanır. Pazarı tanımadan yapılan ihracat girişimleri çoğu zaman fiyat baskısı ve düşük kârlılıkla sonuçlanırken; pazar araştırmasıyla desteklenen adımlar, daha kontrollü ve sürdürülebilir bir büyüme zemini oluşturur.

Bu destek kapsamında, şirket adına gerçekleştirilen yurt dışı pazar araştırması seyahatlerinde en fazla iki kişinin ulaşım ve konaklama giderlerinin %50’si Ticaret Bakanlığı tarafından karşılanmaktadır. Böylece firmalar, fuar sırasında kurulan temasları fuar sonrasında sahada derinleştirme, potansiyel müşterileri yerinde ziyaret etme ve gerçek satın alma süreçlerini gözlemleme fırsatı elde eder.

Yurt dışı pazar araştırma desteğinin en önemli katkısı, ihracatçının yanlış pazara girme riskini azaltmasıdır. Yerinde yapılan görüşmeler; talebin sürekliliğini, ödeme alışkanlıklarını, rekabet koşullarını ve iş yapma kültürünü net biçimde ortaya koyar. Bu sayede şirketler, fuar, kira, tanıtım ve marka tescili gibi sonraki adımları sağlam bir bilgi zemini üzerine inşa eder. Pazar araştırması, ihracatta büyümenin başlangıç noktası değil; doğru büyümenin filtre mekanizmasıdır.

Büyük Resim: İhracatta Gerçek Fırsat Nerede Ortaya Çıkar?

İhracatta gerçek fırsat; tek bir faaliyette, tek bir pazarda ya da tek bir destek kaleminde ortaya çıkmaz. Asıl fırsat, pazarı tanımaya dayalı doğru kararların, doğru maliyet yapısıyla ve doğru araçlarla bir araya gelmesiyle oluşur. Bu büyük resimde devlet destekleri, çoğu zaman yanlış anlaşılan ancak doğru kullanıldığında oyunun dengesini değiştiren unsurlar arasında yer alır.

Devlet destekleri genellikle yalnızca “harcamanın bir kısmının geri alınması” olarak değerlendirilir. Oysa ihracat perspektifinden bakıldığında, bu desteklerin asıl değeri sağladığı finansal esneklikte gizlidir. Pazar araştırması, fuar katılımı, fuar sonrası takip, pazarda kalıcılık ve tanıtım faaliyetleri; her biri tek başına ciddi maliyetler yaratır. Destek mekanizmaları ise bu maliyetleri düşürerek ihracatçının aynı bütçeyle çok daha geniş bir hareket alanına sahip olmasını sağlar.

Örneğin pazar araştırması ve fuar destekleri sayesinde şirketler, normal şartlarda yalnızca bir faaliyete ayırabilecekleri bütçeyle birden fazla saha çalışması yapabilir. Bu durum, ihracatçının riskini doğrudan azaltır. Yanlış pazara girme ihtimali düşer, yanlış müşteri segmentlerine yapılan harcamaların önüne geçilir ve kararlar daha sağlam verilere dayanır. Pazara giriş maliyeti düştüğü için, şirketler ürün fiyatlarını artırmadan rekabet edebilir ve kârlılıklarını koruyabilir.

Büyük resmin bir diğer önemli boyutu pazarda kalıcılık konusudur. Ofis, depo, mağaza veya showroom gibi fiziksel birimler, pazarda güven ve süreklilik açısından önemli araçlar olabilir. Ancak bu tür yatırımlar, pazarı yeterince tanımadan yapıldığında ihracatçıyı yüksek sabit maliyetlerin altına sokar. Bu noktada Ticaret Bakanlığı tarafından sağlanan yurt dışı birim kira desteği, kalıcılık kararını çok daha yönetilebilir hâle getirir. Kira giderlerinin %70’ine kadar desteklenmesi, ihracatçının pazarda fiziksel varlık göstermesini bir risk olmaktan çıkarıp stratejik bir seçeneğe dönüştürür.

Ancak büyük resimde kalıcılık yalnızca fiziksel varlıkla sınırlı değildir. Pazarda görünür olmak, talep yaratmak ve markayı doğru konumlandırmak da en az fiziki yatırımlar kadar kritiktir. Bu noktada yurt dışı tanıtım desteği devreye girer. Dijital reklamlardan basılı tanıtım materyallerine, web sitesi çalışmalarından açık hava reklamlarına kadar geniş bir alanı kapsayan bu destek, tanıtım harcamalarının %50’sinin karşılanmasını sağlar. Böylece şirketler, pazarı tanımaya dayalı doğru mesajları, doğru kanallarla ve daha düşük maliyetle hedef kitleye ulaştırabilir.

Bu desteklerin tamamı birlikte ele alındığında, ihracatta gerçek fırsat çok daha net görünür hâle gelir. Fırsat; pazarı tanımadan yapılan harcamalarda değil, pazarı tanıyarak yapılan kontrollü yatırımlarda ortaya çıkar. Devlet destekleri bu sürecin merkezinde yer alarak, ihracatçının nakit akışını rahatlatır, riskini azaltır ve stratejik karar alma kapasitesini güçlendirir.

Sonuç olarak büyük resimde ihracatta gerçek fırsat; daha çok harcamakta değil, doğru yere, doğru zamanda ve destek mekanizmalarıyla birlikte harcamakta gizlidir. Pazarı tanıyan, destekleri stratejik bir kaldıraç olarak kullanan ve maliyetlerini doğru yöneten şirketler için ihracat, geçici bir satış faaliyeti olmaktan çıkar ve sürdürülebilir bir büyüme alanına dönüşür.

Sonuç: Bilgiyle ve Stratejiyle Büyüyen Kazanır

İhracatta sürdürülebilir büyüme, yalnızca üretim gücüyle değil; pazar bilgisi, strateji ve devlet desteklerinin entegre kullanımıyla mümkündür. Destekler büyümenin kendisi değil; büyümeyi planlı, kontrollü ve kârlı hâle getiren araçlardır. Pazarı tanıyan, destekleri bir yol haritası olarak kullanan ve süreci bütüncül yöneten şirketler için ihracat; tesadüfi satışlardan ibaret değildir. Bu şirketler için ihracat, kurumsal bir büyüme modelidir.

İhracatta sürdürülebilir büyüme; doğru pazarı seçmek, doğru zamanda doğru destekleri kullanmak ve bu süreci mevzuata tam uyumlu şekilde yönetmekle mümkündür. Devlet destekleri tek başına başarı getirmez; bu destekleri stratejik bir yol haritasına dönüştürebilen firmalar gerçek farkı yaratır. Apsis Danışmanlık olarak; pazar araştırmasından fuar katılımına, marka tescilinden kira ve tanıtım desteklerine kadar ihracatın tüm aşamalarını bir bütün olarak ele alan danışmanlık yaklaşımımızla, şirketlerin devlet destekleriyle büyümesine rehberlik ediyoruz. Tesadüfi adımlar yerine planlı ilerlemek, geçici satışlar yerine kalıcı pazar payı elde etmek isteyen firmalar için Apsis Danışmanlık, ihracatta stratejik büyümenin güçlü iş ortağıdır.


Devlet Desteklerine İlişkin Sıkça Sorulan Sorular

Devlet desteklerinden yararlanmak için ihracat yapmış olmak şart mı?
Destek türüne göre değişmekle birlikte, birçok destek kalemi için fiilen ihracat yapılmış olması şart değildir. Özellikle yurt dışı pazar araştırması, fuar katılımı, marka tescili ve tanıtım destekleri; ihracat öncesi veya ihracata hazırlık aşamasında da kullanılabilmektedir. Önemli olan, faaliyetlerin mevzuata uygun şekilde planlanmasıdır.

Aynı anda birden fazla devlet desteğinden yararlanmak mümkün mü?
Evet. Devlet destekleri birbirini dışlayan değil, birbirini tamamlayan bir yapıdadır. Pazar araştırması, fuar, kira, marka tescili ve tanıtım destekleri; farklı faaliyetler için olmak kaydıyla aynı dönemde veya birbirini takip eden aşamalarda birlikte kullanılabilir.

Yurt dışı pazar araştırma desteği ile fuar desteği aynı seyahat için alınabilir mi?
Hayır. Aynı tarih ve ülkede, stantlı fuar katılımı yapılan bir seyahat için ayrıca yurt dışı pazar araştırma desteği alınamaz. Ancak fuar sonrasında, farklı tarihlerde yapılan ziyaretler pazar araştırma desteği kapsamında değerlendirilebilir. Bu nedenle zamanlama ve planlama kritik öneme sahiptir.

Yurt dışı pazar araştırma desteği kaç kişi için geçerlidir?
Bu destek kapsamında, şirket adına seyahate katılan en fazla iki kişinin ulaşım ve konaklama giderleri desteklenir. Katılımcıların şirket ortağı veya çalışanı olması ve bu durumun belgelenmesi gerekir.

Fuar katılım desteği hangi giderleri kapsar?
Fuar desteği, stantlı katılım esasına dayanır ve ağırlıklı olarak yer kirası, stant kurulumuna ilişkin giderler ve fuar organizatörüne yapılan zorunlu ödemeleri kapsar. Ulaşım ve konaklama giderleri fuar desteği kapsamında değerlendirilmez.

Yurt dışı kira desteğinden kimler yararlanabilir?
Belirli bir ihracat hacmine ulaşmış ve yurt dışında ofis, depo, showroom veya mağaza açan şirketler kira desteğinden yararlanabilir. Destek, yalnızca yeni açılan birimler için değil; mevzuatta belirtilen şartları sağlayan mevcut birimler için de uygulanabilmektedir.

Kira desteği oranı ve süresi nedir?
Yurt dışı kira desteği kapsamında kira giderlerinin %70’ine kadar destek sağlanabilmektedir. Destek süresi ülke başına 4 yıldır ve üst limitler her yıl değişir. Birim türüne göre destek almadan önce kapsama alınma işlemi yapılır. Bu nedenle başvuru öncesinde güncel mevzuatın değerlendirilmesi gerekir.

Marka tescili desteği hangi ülkelerde geçerlidir?
Marka tescili desteği, şirketlerin yurt dışında gerçekleştirdiği marka tescil işlemleri için geçerlidir. Destek oranı %50 ile %70 arasında değişebilir ve hedef ülke bazında farklılık gösterebilir. Türkiye’de tescilli olmak, yurt dışında otomatik koruma sağlamaz.

Reklam ve tanıtım desteği hangi harcamaları kapsar?
Reklam ve tanıtım desteği oldukça geniş bir kapsama sahiptir. Dijital reklamlar (Google, Meta, Instagram, Facebook vb.), web sitesi tasarım ve geliştirme çalışmaları, açık hava reklamları, katalog, broşür, dergi ve benzeri basılı materyaller destek kapsamındadır. Bu harcamaların %50’si nakden desteklenir.

Devlet destekleri geri ödemeli midir?
Hayır. Bu destekler geri ödemesizdir. Ancak destekten yararlanabilmek için yapılan harcamaların mevzuata uygun olması, doğru belgelenmesi ve süresi içinde başvuru yapılması zorunludur.

Destek başvuruları ne zaman yapılmalıdır?
Destek başvuruları, faaliyetin tamamlanmasını takiben mevzuatta belirtilen süreler içinde yapılmalıdır. Süre kaçırıldığında hak kaybı yaşanır. Bu nedenle faaliyet başlamadan önce sürecin planlanması büyük önem taşır.

Devlet desteklerinden yararlanırken en sık yapılan hata nedir?
En yaygın hata, faaliyet tamamlandıktan sonra destek araştırmasına başlanmasıdır. Oysa devlet destekleri, faaliyet öncesinde planlanması gereken mekanizmalardır. Harcama yapılmadan önce mevzuatın bilinmemesi, destekten yararlanılamamasına yol açar. Bu nedenle profesyonel danışmanlıkla ilerlemek, hak kayıplarını önler.

Bültenimize abone olun!

KOSGEB, IPARD, TÜBİTAK ve Sağlık Turizmi destekleri gibi hibe ve teşvik programlarından ilk sizin haberiniz olsun!

Bülten