E-ihracat ile Büyümenin Yol Haritası ve Teşvikler

25 Aralık 2025
Dijitalleşme, ihracatın kurallarını kökten değiştirdi. Artık büyük hacimli konteynerler, karmaşık gümrük süreçleri ve yüksek maliyetler olmadan da uluslararası pazarlara açılan işletmeler her geçen gün büyüyor. Bu dönüşümün merkezinde yer alan mikro ihracat, doğru operasyon kurgusu ve e-ihracat stratejileri sayesinde ilerliyor.
E-ihracat, dijitalleşmenin hız kazanmasıyla birlikte klasik ihracat modellerinin önüne geçen stratejik bir büyüme alanına dönüşmüştür. Coğrafi sınırların önemini büyük ölçüde yitirdiği bu yeni dönemde, işletmeler artık yüksek yatırım maliyetlerine katlanmadan küresel pazarlara erişebilmekte; küçük ölçekli üreticiler dahi uluslararası alıcılarla doğrudan temas kurabilmektedir. Dijital pazaryerlerinin yaygınlaşması, lojistik ve ödeme altyapılarının gelişmesi ve devletlerin e-ihracata yönelik teşvik mekanizmaları oluşturması, bu dönüşümü kalıcı hale getirmiştir. Bugün e-ihracat, yalnızca alternatif bir satış kanalı değil; ihracatın daha hızlı, daha ölçülebilir ve daha sürdürülebilir şekilde yapılmasını sağlayan yeni ana eksen haline gelmiştir.
gizle
E-İhracat Başlangıç Noktası
E-ihracatın gerçek başlangıç noktası, ürün satışı yapmaktan önce doğru bir altyapı ve mevzuat kurgusu oluşturmaktır. Bir işletme için e-ihracata başlamak; yalnızca bir pazaryerinde mağaza açmak değil, mikro ihracat modeline uygun faturalama, kargolama, teslim ve benzeri sistemler kurmak, ürünleri GTIN/KTÜN ile kayıt altına almak ve hedef pazarlara göre operasyonel bir yol haritası belirlemek anlamına gelir. Bu temel adımlar atılmadan yapılan satışlar kısa vadede sonuç üretse bile, uzun vadede ölçeklenemeyen bir yapıya dönüşür. Dolayısıyla e-ihracatın başlangıç noktası; doğru hukuki zemin, doğru teknik altyapı ve sürdürülebilir bir büyüme perspektifiyle süreci en baştan doğru kurgulamaktır.
Mikro İhracat Süreci: Satıştan Teslimata
Mikro ihracat süreci temelde beş adımdan oluşur:
- Satışın gerçekleşmesi
Yurt dışından sipariş alınır. Ürün açıklamaları, alıcı bilgileri ve bedel net olmalıdır. - Yetkili kargo firmasının seçimi
BGB düzenleme yetkisi olan taşıyıcı, tüm gümrük sürecini üstlenir. - Basitleştirilmiş Gümrük Beyanı (BGB)
Taşıyıcı firma, gönderici adına dijital beyanı oluşturur. - Faturalama ve belge hazırlığı
Satış faturası düzenlenir. Bu aşama, KDV iadesi ve teşvikler için kritik önemdedir. - Gönderim ve ihracatın tamamlanması
Ürün alıcıya ulaşır ve işletme resmi olarak ihracat yapmış olur.
Mikro İhracat Kime Uygun, Kime Değil?
Mikro ihracat; Amazon, Etsy, Shopify, Allegro, Trendyol gibi uluslararası satış kanallarında faaliyet gösteren işletmeler için idealdir. Şahıs şirketleri ve sermaye şirketleri bu yöntemle ihracatçı statüsü kazanabilir.
Ancak her gönderi mikro ihracat sayılmaz. Özellikle:
- Bedelsiz numuneler
- Fuar ve sergi amaçlı geçici gönderimler
- Tamir amacıyla yurt dışına gönderilen ürünler
- İlaç, kozmetik, kimyasal ve besin takviyeleri gibi özel izin gerektiren ürünler
mikro ihracat kapsamı dışındadır. Bu noktada yapılan en kritik hata, ticari satışların “bedelsiz numune” gibi gösterilmesidir. Bu yöntem, ihracatçı statüsü kazandırmaz; KDV iadesi ve teşvik haklarını tamamen ortadan kaldırır.
E-İhracatta Barkot Kullanma Zorunluluğu
E-ihracatta ürünlerin küresel ticaret diliyle tanımlanması gerekir. GTIN (KTÜN/EAN), ürünlerin uluslararası kimlik numarasıdır. Bugün Amazon, Google Shopping, eBay gibi platformlarda GTIN’siz ürünlerle satış yapmak neredeyse imkânsızdır.
Daha da önemlisi, Ticaret Bakanlığı e-ihracat teşviklerinde GTIN kaydını fiilen zorunlu tutmaktadır. Reklam, komisyon ve fulfillment desteklerinden yararlanabilmek için ürünlerin GS1 Türkiye üzerinden alınmış barkod numaralarına sahip olması gerekir.
Kısacası: Barkodsuz ürün, global pazarda kimliği olmayan üründür.
Mikro İhracatta Gümrük Süreçleri
Mikro ihracat, düşük hacimli ve düşük maliyetli gönderilerin yurt dışına Basitleştirilmiş Gümrük Beyanı (BGB) ile yapılmasını sağlayan özel bir ihracat modelidir. Özellikle e-ticaret yapan KOBİ’ler, pazaryeri satıcıları ve dijital girişimler için geliştirilmiştir.
Bu modelde temel avantaj, klasik ihracattaki bürokrasinin büyük ölçüde ortadan kalkmasıdır. Gümrük müşaviri gerekmemesi, işlemlerin yetkilendirilmiş kargo firmaları üzerinden yürütülmesi ve sürecin tamamen dijital ilerlemesi, mikro ihracatı e-ihracatın doğal başlangıç noktası haline getirir.
Bir gönderinin mikro ihracat kapsamında değerlendirilebilmesi için:
- Brüt ağırlığın 600 kg’ı geçmemesi
- Fatura bedelinin 30.000 Euro’yu aşmaması
gerekmektedir. Faturalar farklı para birimlerinde kesilebilir; ancak sistem Euro karşılığı üzerinden değerlendirme yapar.
Bu sınırlar dahilindeki gönderiler, DHL, UPS, PTT gibi yetkili taşıyıcılar tarafından elektronik ortamda beyan edilir. Böylece hem zaman hem maliyet avantajı sağlar.
Mikro ihracat yalnızca bir lojistik kolaylık değildir; aynı zamanda e-ihracat teşviklerinin kilidini açan anahtar niteliğindedir. Ticaret Bakanlığı, mikro ihracat yapan işletmelere çok geniş bir destek seti sunmaktadır.
Bu destekler sayesinde, e-ihracat yapan bir işletme yalnızca satış yapmakla kalmaz; yaptığı harcamaların önemli bir kısmını nakden geri alabilir.
E-İhracat Faturası
E-ihracat faturası, yurt dışına yapılan dijital satışların hem hukuki hem de mali temelini oluşturan en kritik belgedir. Mikro ihracat kapsamında düzenlenen bu faturalar genellikle e-arşiv fatura şeklinde kesilir ve satışın ihracat kapsamında olduğunu açıkça göstermelidir. Faturanın doğru şekilde düzenlenmesi; KDV istisnasından yararlanılması, KDV iadesi alınabilmesi ve e-ihracat teşviklerinden faydalanılabilmesi için zorunludur. Ayrıca fatura ile Basitleştirilmiş Gümrük Beyanı’nın (BGB) elektronik ortamda eşleştirilmesi gerekir. Hatalı veya eksik düzenlenen faturalar, satış yapılmış olsa dahi işlemin ihracat olarak kabul edilmemesine ve destek haklarının kaybedilmesine yol açabilir. Bu nedenle e-ihracat faturası, yalnızca bir muhasebe belgesi değil, e-ihracatın sürdürülebilirliği açısından stratejik bir unsurdur.
Ticari satışların bedelsiz numune veya düşük bedelli fatura ile gönderilmesi, satışın ihracat olarak kabul edilmemesine ve teşvik haklarının tamamen kaybedilmesine neden olabilir.
E-İhracat Teşvikleri: Büyümeyi Finanse Eden Mekanizma
-ihracat teşvikleri, işletmelerin küresel pazarlara açılırken karşılaştıkları pazarlama, lojistik ve operasyon maliyetlerini azaltarak büyümeyi hızlandıran en önemli kaldıraçlardan biridir. Dijital pazaryeri reklamları, pazaryeri komisyonları, sipariş karşılama ve yurt dışı depo giderleri gibi yüksek maliyetli kalemlerin devlet tarafından desteklenmesi, firmaların satış odaklı kararlar almasını kolaylaştırır. Bu sayede işletmeler, bütçelerini yalnızca maliyetleri karşılamaya değil; yeni pazarlara girmeye, ürün gamını genişletmeye ve marka bilinirliğini artırmaya yönlendirebilir. Doğru kurgulanan bir teşvik stratejisi, e-ihracatı tek seferlik satışlardan çıkarıp ölçeklenebilir, sürdürülebilir ve finansmanı güçlendirilmiş bir büyüme modeline dönüştürür.
E-ihracat destek oranları çoğu kalemde %50, bazı senaryolarda %70’e kadar çıkabilmektedir. Üstelik destekler nakden ve geri ödemesizdir.
Ancak bu desteklerin tamamı belirli ön koşullara bağlıdır:
- Türk malı şartı
- Türkiye’de marka tescili
- Hedef ülkede marka başvurusu
- Ürünlerin GTIN/KTÜN ile kayıtlı olması
- Ön onay sürecinin eksiksiz yürütülmesi
Bu şartlar sağlanmadan yapılan harcamalar destek kapsamına girmez.
Temel Destek Kalemleri
1. Dijital Pazaryeri Tanıtım Desteği
Yurt dışı pazaryerlerinde (Amazon, Ozon, eBay, Etsy vb.) yapılan reklam ve kampanya giderlerini kapsar. Ürün bazlı reklamlar, tıklama ve görüntüleme kampanyaları, platform içi banner çalışmaları bu destek kapsamındadır. Amaç, Türk ürünlerinin hedef pazarlarda görünürlüğünü artırmak ve satış hacmini sürdürülebilir şekilde büyütmektir. Doğru kurgulandığında, reklam bütçesinin önemli bir kısmı devlet tarafından finanse edilebilir.
2. Fulfillment ve Depo Desteği
Yurt dışında kullanılan sipariş karşılama (fulfillment) hizmetleri ile depo kira giderlerini kapsar. Amazon FBA, Ozon Fulfillment gibi pazaryeri depolarında yapılan depolama, paketleme ve teslimat hizmetleri bu destekten yararlanabilir. Özellikle ABD ve Avrupa gibi pazarlarda hızlı teslimat beklentisi yüksek olduğundan, bu destek lojistik maliyetlerini azaltarak rekabet gücünü doğrudan artırır.
3. Pazaryeri Komisyon Desteği
ABD, Brezilya, Çin gibi stratejik hedef ülkelerde faaliyet gösteren pazaryerlerine ödenen satış komisyonlarını kapsar. Yüksek komisyon oranları, e-ihracatta kârlılığı sınırlayan en önemli unsurlardan biridir. Bu destek sayesinde, satış arttıkça büyüyen komisyon maliyetlerinin belirli bir kısmı nakden geri alınabilir ve pazaryeri ölçeklenmesi daha sağlıklı hale gelir.
4. Entegrasyon ve Pazar Araştırma Desteği
E-ihracat altyapısının güçlendirilmesine yönelik yazılım, API ve sistem entegrasyonu giderleri ile profesyonel pazar araştırma ve analiz raporlarını kapsar. Pazaryerleriyle teknik entegrasyon, sipariş ve stok yönetimini otomatikleştirirken; pazar araştırma raporları ise hangi ülkede, hangi ürünle ve hangi fiyatla ilerlenmesi gerektiğine dair stratejik veri sağlar. Bu destek kalemi, e-ihracatta plansız büyümenin önüne geçerek daha kontrollü ve veriye dayalı bir yol haritası oluşturulmasına katkı sağlar.
E-İhracat Destekleri Başvuru Süreci
E-ihracat desteklerinden yararlanabilmek için sürecin belirli bir sıra ve disiplin içinde yürütülmesi gerekir. Bu adımlar;
- Kapsama Alınma: Şirket veya konsorsiyum statüsünün belirlenmesi.
- Destek Ön Onay Başvurusu: Harcama yapılmadan önce mutlaka incelemeci kuruluştan onay alınmalıdır.
- Faaliyet ve Harcama: Ön onay sonrası reklam, depo veya komisyon harcamalarının başlatılması.
- Ödeme Başvurusu: Belge tarihinden itibaren en geç 6 ay içinde ödeme başvurusunun yapılması.
- İnceleme ve Ödeme: Bakanlık onayı sonrası tutarın Merkez Bankası aracılığıyla IBAN hesabına yatırılması.
Amazon FBA
Amazon FBA (Fulfillment by Amazon), e-ihracatta operasyonel yükü minimize ederek ölçeklenebilir büyüme sağlayan en güçlü modellerden biridir. Bu sistemde ürünlerin depolanması, paketlenmesi, kargolanması, iade süreçleri ve müşteri hizmetleri Amazon tarafından yürütülür; satıcı ise ürün geliştirme, fiyatlama ve pazarlama stratejilerine odaklanır. Amazon Prime kapsamına giren ürünler, hızlı teslimat avantajı sayesinde daha yüksek dönüşüm oranlarına ulaşır ve Buy Box kazanma ihtimali artar. Ek olarak, Amazon’un 7/24 müşteri hizmetlerini ve iade yönetimini üstlenmesi büyük bir avantajdır. Ayrıca Amazon FBA kapsamında katlanılan depo ve sipariş karşılama giderleri, e-ihracat teşvikleri çerçevesinde desteklenebildiğinden, bu model yalnızca operasyonel değil aynı zamanda finansal açıdan da sürdürülebilir bir büyüme zemini sunar.
ABD’de Ek Gümrük Vergisine Rağmen Komisyon Desteği Avantajı
ABD’nin de minimis muafiyetini kaldırmasıyla birlikte, 800 USD altındaki gönderiler için sağlanan vergisiz giriş imkânı sona ermiş; Türkiye’den ABD’ye yapılan e-ihracat gönderilerinde ek gümrük vergileri ve daha kapsamlı beyan yükümlülükleri devreye girmiştir. Bu durum, özellikle düşük fiyatlı ve yüksek adetli satış yapan Türk e-ihracatçılar için maliyet artışı, fiyat rekabetinin zorlaşması ve teslimat süreçlerinde uzama gibi dezavantajlar doğurmuştur. Artık küçük tutarlı siparişlerde dahi vergi yükü oluşması, ABD pazarında kârlılık hesaplarının yeniden yapılmasını zorunlu kılmaktadır.
Ancak bu dezavantajlı tablo, ABD pazaryerlerinde yapılan satışlara yönelik pazaryeri komisyon desteğinin doğru şekilde devreye alınmasıyla önemli ölçüde dengelenebilmektedir. Ticaret Bakanlığı tarafından sağlanan bu destek sayesinde, Amazon, eBay gibi ABD merkezli pazaryerlerine ödenen satış komisyonlarının belirli bir kısmı nakden geri alınabilmektedir. Böylece ek gümrük vergileriyle artan maliyet yükü, komisyon desteği ile telafi edilebilir; Türk e-ihracatçılar fiyatlarını daha rekabetçi seviyelerde tutarken kârlılıklarını koruyabilir. Doğru destek stratejisiyle bakıldığında, ABD pazarı hâlâ Türk e-ihracatçıları için erişilebilir ve sürdürülebilir bir büyüme alanı olmaya devam etmektedir.
E-İhracatta Ürün Bazlı Gümrük Maliyetleri: GTİP, Vergi ve Kârlılık Dengesi
E-ihracatta gümrük maliyetleri, ürün bazında ciddi farklılıklar gösterebildiği için satış stratejisinin en başında mutlaka dikkate alınması gereken bir unsurdur. Her ürünün GTİP (Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu) farklıdır ve bu kod; uygulanacak gümrük vergisi oranını, ek mali yükümlülükleri, menşe kurallarını ve hatta bazı ülkelerde ürünün ithalatına izin verilip verilmediğini belirler. Aynı fiyat seviyesinde iki farklı ürün, yalnızca GTİP farkı nedeniyle hedef ülkede tamamen farklı maliyetlerle karşılaşabilir. Bu nedenle “ürün satılıyor mu?” sorusundan önce “ürün hangi maliyetle ülkeye giriyor?” sorusu sorulmalıdır.
Özellikle ABD ve AB gibi pazarlarda, gümrük vergisine ek olarak anti-damping vergileri, çevre katkı payları, ürün güvenliği testleri ve sertifikasyon gereklilikleri devreye girebilir. Tekstil, ayakkabı, kozmetik, elektronik ve mutfak ürünleri gibi kategorilerde bu tür ek yükler oldukça yaygındır. Düşük marjlı ürünlerde bu maliyetler, satış gerçekleşse dahi kârlılığı tamamen ortadan kaldırabilir. Bu nedenle e-ihracatta ürün seçimi yapılırken yalnızca talep ve satış hacmi değil, nihai gümrüklenmiş maliyet (landed cost) mutlaka hesaplanmalıdır.
Bir diğer kritik konu ise menşe bilgisidir. Ürünün Türkiye menşeli olması, bazı ülkelerde gümrük vergisi avantajı sağlarken; yanlış veya eksik menşe beyanı ciddi cezalarla sonuçlanabilir. Ayrıca bazı pazarlarda, ürün üzerinde “Made in Türkiye” ibaresinin doğru şekilde yer alması ve bu bilginin pazaryeri sistemleriyle uyumlu olması da gümrük süreçlerini doğrudan etkiler. Menşe hataları yalnızca vergisel risk yaratmaz; ürünlerin gümrükte beklemesine, iadeye konu olmasına veya pazaryeri hesaplarının askıya alınmasına kadar uzanan sonuçlar doğurabilir.
Son olarak, e-ihracatta gümrük maliyetlerinin satış modeliyle birlikte değerlendirilmesi gerekir. DDP (vergisi ödenmiş teslim), DAP veya CIF gibi teslim şekilleri; verginin satıcı mı yoksa alıcı mı tarafından ödeneceğini belirler ve müşteri deneyimini doğrudan etkiler. Alıcıya sürpriz vergi çıkması, iade oranlarını artırırken; satıcı tarafından ödenen vergiler ise doğru fiyatlandırma yapılmadığında kârlılığı zayıflatır. Bu nedenle e-ihracatta başarı, yalnızca ürünü satmakta değil; ürün bazlı gümrük maliyetlerini doğru analiz ederek fiyat, lojistik ve teşvik stratejisini birlikte kurgulamakta yatmaktadır.
Ozon Pazaryerinde Satış
Ozon Pazaryeri, Türkiye’den Rusya ve çevre pazarlara açılmak isteyen satıcılar için stratejik bir satış kanalı sunar. Ozon, düşük rekabet seviyesi, güçlü yerel lojistik ağı ve Türk satıcılara özel operasyon yapısıyla özellikle e-ihracata yeni başlayan veya alternatif pazar arayan işletmeler için önemli bir avantaj sağlar. Ozon üzerinden yapılan satışlar ihracat kapsamında değerlendirildiğinden KDV istisnası uygulanır; ayrıca pazaryeri reklam harcamaları ve sipariş karşılama (fulfillment) giderleri e-ihracat teşvikleri kapsamında desteklenir. Bu yönüyle Ozon, yalnızca bir satış platformu değil, doğru kurgulandığında teşviklerle desteklenen sürdürülebilir bir büyüme aracı haline gelir.
Amazon’un yüksek rekabet ortamına alternatif olarak Ozon, özellikle Rusya ve çevre pazarlara açılmak isteyen firmalar için stratejik bir platformdur. “Rusya’nın Amazon’u” olarak bilinen Ozon, 56 milyondan fazla aktif müşterisiyle özellikle tekstil, kozmetik ve mutfak ürünleri sınıfında Rus pazarında yoğun ilgi görmektedir. Anlaşmalı firmalarla Türkiye’den 6-8 günde teslimat mümkündür.
Pazaryerinde SEO Araçları Kullanmanın Önemi
Pazaryerlerinde satış başarısı, yalnızca ürünü listelemekle değil; ürünün doğru anahtar kelimelerle, doğru başlık ve içerik yapısıyla alıcı karşısına çıkmasıyla mümkündür. Amazon, Ozon, eBay gibi platformlarda kullanılan SEO araçları; kullanıcı arama davranışlarını, rekabet yoğunluğunu ve dönüşüm potansiyeli yüksek kelimeleri analiz ederek ürünlerin görünürlüğünü artırır. Bu araçlar sayesinde satıcılar, rastgele değil veriye dayalı başlıklar ve açıklamalar oluşturur, reklam bütçelerini daha verimli kullanır ve organik satış payını artırabilir. Pazaryeri SEO’su, reklam harcaması yapılmadan dahi satış performansını yükseltebilen stratejik bir kaldıraçtır; doğru kullanıldığında e-ihracatta sürdürülebilir büyümenin en kritik unsurlarından biri haline gelir.
Sonuç: E-İhracatta Başarı Tesadüf Değil, Sistem İşidir
E-ihracatta başarı; mikro ihracatla atılan ilk adımla başlar, doğru faturalama ve barkod altyapısıyla sağlam bir zemine oturur, devlet teşvikleriyle finanse edilir ve doğru pazaryeri stratejileriyle ölçeklenir. Bu yolculukta hiçbir adım birbirinden bağımsız değildir. Faturalama hatası teşvikleri, barkod eksikliği pazaryeri görünürlüğünü, yanlış lojistik kurgusu ise müşteri memnuniyetini doğrudan etkiler. Zincirin herhangi bir halkasındaki eksiklik, tüm yapının zayıflamasına neden olur.
Apsis Danışmanlık olarak yaklaşımımız tam da bu noktada ayrışır. Biz e-ihracatı yalnızca “ürün satışı” olarak değil; harcamaların geri alındığı, mevzuata tam uyumlu, ölçülebilir ve sürdürülebilir bir büyüme modeli olarak ele alırız. Mikro ihracattan teşvik başvurularına, pazaryeri operasyonlarından marka ve GTIN altyapısına kadar tüm süreci tek bir sistemin parçaları olarak kurgularız. Amaç, yalnızca bugün satış yapmak değil; yarın da desteklerden kesintisiz faydalanabilen, ölçeklenebilir bir yapı kurmaktır.
Unutmayın, e-ihracatta büyüme ani sıçramalarla değil, doğru kurulan sistemlerle kalıcı olur. Küçük bir gönderiyle başlayan yolculuğunuzu, global pazarlarda güçlü ve sürdürülebilir bir markaya dönüştürmek için doğru zaman şimdi.
Kaynak: E-İhracat Pazarları ve Ülke Gümrük Uygulamaları Rehberi
En Son Eklenen Yazılar
En Çok Okunan Yazılar
Kategoriler
Bültenimize abone olun!
KOSGEB, IPARD, TÜBİTAK ve Sağlık Turizmi destekleri gibi hibe ve teşvik programlarından ilk sizin haberiniz olsun!






